6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Konsolide metin

6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Konsolide metin

Dava konusu kurallarda öngörülentedbirin ceza yargılaması sürecinden kopuk ve Başkan tarafından yapılacak birsuç tespitine bağlı olarak uygulanan nihai bir tedbir niteliğinde olduğuanlaşılmaktadır. Başkan tarafından uygulanan idari tedbir, tedbirinuygulamasının gerekçesini oluşturan suçla ilgili olarak başlatılan cezasoruşturması sürecinde gözden geçirilememekte, yargılama mahkûmiyet dışında birhükümle neticelense bile içeriğin çıkarılması kararı ayakta kalmaya devametmektedir. Bu durumda, masumiyet karinesinin birinci boyutunu oluşturan ve birkimsenin suçlu olduğu kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla tespit edilene kadarona suçlu gibi muamele edilemeyeceğine ilişkin güvence anlamsız hâlegelmektedir. Bu itibarla 5651sayılı Kanun’un 8. Maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca verilen içeriğinçıkarılması kararının suç isnadına ilişkin bir güvence olan masumiyetkarinesine aykırılık teşkil edip etmediğinin tespiti için bu kararın bir suçtespitine bağlı olarak yapılıp yapılmadığının ve ceza niteliğinde olupolmadığının değerlendirilmesi gerekir. Gelişen, büyüyen, çeşitlenen ve çoğalan toplumsalgereksinimleri yerinde, zamanında ve etkin bir biçimde karşılayabilmek içinidareye değişik alanlarda yaptırım uygulama yetkileri tanınmasınınsonuçlarından biri olan idari para cezaları, kabahat sayılan eyleminişlenmesini önlemeye yönelik hem caydırıcılık fonksiyonu görmekte hem dekamusal zararın giderilmesini sağlamaktadır. Bu çerçevede yer sağlayıcılarayükümlülüklerini yerine getirmedikleri takdirde yüz bin Türk lirasından birmilyon Türk lirasına kadar idari para cezası uygulanmasına imkân tanınmaması suretiyleöngörülen caydırıcılığın, yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlama amacınaulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez. Kuralın atıfta bulunduğu (3) numaralı fıkrada yeralan benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler kavramından kastedileninde kuralda sayılan internet sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IPadresi gibi internetten belirlenebilecek hususlar olduğu açıktır.

  • Yabancı bir gerçek veya tüzel kişi en fazla iki medya hizmet sağlayıcı kuruluşa doğrudan ortak olabilir.
  • İkinci olarak, Anayasa Mahkemesinin Ali Kıdık ve devamıkararlarında kişilik hakları kavramının içeriği ve tüzel kişilerin bu haklardanhangilerinden ve ne ölçüde yararlanacağı konusunda herhangi bir tartışmayapılmamış ve bu konularda açıklık sağlanmamıştır.
  • Maddesinde güvence altınaalınan düşünce özgürlüğüne, 26.

Dolayısıyla yüz binlerceiçerik, sahiplerinin haberi dahi olmaksızın saatler içerisinde, çelişmeli biryargılama yapılmaksızın verilmiş kararlarla sonsuza kadar erişime engellenmekteya da içerik çıkarılmaktadır. İdari tedbir olarak uygulanan içeriğin çıkarılması kararınınyukarıda belirtilen temel haklara ağır bir müdahale teşkil ettiği açıktır.İçeriğin çıkarılması halinde içerik tamamen ortadan kaldırıldığındansoruşturmanın takipsizlikle ya da yargılamanın beraatla sonuçlanması halindeiçeriğin tekrar yayınlanması mümkün olmayacaktır. Kaldı ki erişiminengellenmesi ile elde edilemeyen bir sonucun içeriğin çıkarılmasıyla eldeedilmesi de söz konusu değildir. Suç oluşturduğu ileri sürülen içeriğin erişimeengellenmesi ile istenilen kamu yararı amacı gerçekleştirildiğinden daha ağırsonuçlar doğuran içeriğin çıkarılması tedbirine yer verilmesi gereklilikunsuruna aykırılık oluşturduğundan ölçülü değildir. Kuralla öngörülen tebliğ yöntemiyle yurt dışındabulunup haklarında idari para cezası tesis edilen internet aktörlerinin bucezalardan kısa sürede haberdar edilmeleri mümkün kılınmak suretiyle söz konusuidari para cezalarının etkinliğinin sağlandığı gözetildiğinde kuralın kamudüzeninin temin edilmesi biçimindeki meşru amaca ulaşmak bakımından elverişlive gerekli olmadığı söylenemez. (1) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniylekişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ilekurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yersağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasınıisteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğinçıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini de isteyebilir. Dijitalleşen dünyada hizmet sunumları ve uyum politikalarıuyarınca sunucuların reel konumları önemini kaybetmekte olup, bu alanlaraerişim politikaları belirleyici olmaktadır.

(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen yükümlülüğü yerinegetirmeyen içerik, yer veya erişim sağlayıcısına Başkan tarafından iki bin Türklirasından elli bin Türk lirasına kadar idarî para cezası verilir. Onuncu fıkrada ise maddenin uygulanmasına ilişkin usul veesasların Kurum tarafından belirleneceği kuralına yer verilmiştir. Buna göremaddenin uygulanmasıyla ilgili usul ve esasları BTK belirleyecektir. Önceliklemadde öngörülen tüm düzenlemelerin Anayasaya aykırı olduğu yukarıda ayrıntılıolarak açıklanmıştır. Dolayısıyla anayasaya aykırı olan kurallarınuygulanmasına ilişkin usul ve esaslar da anayasaya aykırı olacaktır. Diğer taraftan bu yükümlülük bütün sosyal ağ sağlayıcılaraçısından değil, Türkiye’den günlük erişimi bir milyonun üzerinde olan ağsağlayıcılar için geçerlidir. Ancak bu tespitin nasıl yapılacağı konusundayasada bir açıklık bulunmamaktadır.

(1) Medya hizmet sağlayıcılar, koruyucu sembol sistemi kullanarak, izleyicileri program hizmetlerinin içeriği hakkında sesli veya yazılı olarak bilgilendirir. (1) Medya hizmet sağlayıcılar, ortak denetim ile öz denetim mekanizmalarının oluşturulması, izleyici ve dinleyicilerden ulaşan şikâyetlerin değerlendirilip kuruluşun yayın kuruluna sunulması ve sonuçlarının takip edilmesi amacıyla en az on yıllık meslekî tecrübeye sahip bir izleyici temsilcisi görevlendirirler. Belirlenen izleyici temsilcisi uygun vasıtalarla kamuoyuna duyurulur ve Üst Kurula bildirilir. (2) Medya hizmet sağlayıcılar, test yayını yaptıkları süre de dâhil olmak üzere, yayın süreleri boyunca tek bir logo ve çağrı işareti kullanmakla yükümlüdür. Televizyon yayın hizmeti sağlayıcı kuruluşların, reklam yayını esnasında logolarını değiştirmek suretiyle kullanmaları ve blok grafiğinin temel karakteristiğini bozmamaları esastır.

Maddesinin birinci fıkrasında, “Kimseişlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayıcezalandırılamaz.” kuralına yer verilerek “suçun kanuniliği”, üçüncü fıkrasındaise “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur\. Heyecan dolu casinomhub casino-m-hub.com oyunlarında dönüş yap, gerçek ödüller kazan. mostbet güncel giriş\.”kuralına yer verilerek “cezanın kanuniliği” ilkesi benimsenmiştir. Anayasa’daöngörülen suçta ve cezada kanunilik ilkesi, insan hak ve özgürlüklerini esas alanbir anlayışın öne çıktığı günümüzde, ceza hukukunun da temel ilkelerindenbirini oluşturmaktadır. Maddesine paralel olarak Türk CezaKanunu’nun 2. Maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca,hangi fiillerin yasaklandığının ve bu yasak fiillere verilecek cezaların hiçbirkuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde kanunda gösterilmesi, kuralın açık,anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir. Kişilerin yasak fiilleriönceden bilmeleri düşüncesine dayanan, hukuk devletinin temel aldığı,uluslararası hukukta ve insan hakları belgelerinde de özel bir yere ve önemesahip bulunan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasıamaçlanmaktadır. Kanun koyucu, cezalandırma yetkisini kullanırken toplumda hangifiillerin suç sayılacağı, bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanacağı,nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edilebileceği ve cezasistemini tamamlayan müesseseler konusunda takdir yetkisine sahiptir. Sözkonusu düzenleme Anayasa ile güvence altına alının hukuk devleti ilkesinin enönemli tezahürü olan hukukun düzenlediği, yükümlülük yüklediği süjenin belirliolması gereği ile bağdaşmamaktadır.


Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *